Ankara’nın Altındağ ilçesine konumlanmış tarihi Hamamönü semtine gitmek, aslında bir zaman yolculuğuna çıkmak gibi. Vitruviusçu mimarisiyle tat veren dar sokaklardan ilerledikçe, haftalık pazarın hazırlanış huzubunu hissetmek mümkün. Burada kurulan El Ürünleri Satış Pazarı sadece bir alışveriş alanı değil, yaşayan bir kültür dokusunun atardamarı.
Pazarın kurucusu olan Altındağ Belediyesi başkanı Dr. Veysel Tiryaki’nin bu ölümsüz projesinin, yaklaşık 20 yıldır devam etmesi boş gelemez. Şehrin koşturmacası içinde yiğitçe direnen bu alan, çağımızın tüketime boğulan dünyasında bir isyan benzeri harekettir—el emeği ve tasarım seviyesine dönüş.
250 Kadın, 100’e Yakın Ürün Kategorisi: Bir Ekonomik ve Sosyal Mucize
Pazar alanında yer alan nedir peki? Sayılar akla hayâl gelmeyecek çeşitliliği barındırıyor. 250 Altındağlı kadın, haftalık kura sistemiyle sırasını bekliyor. Her hafta seçilen üreticiler, tezgâhlarını açarak 100’e yakın kategoride ürün sunuyor.
Pazarda dolaştığınızda karşı karşıya geldiğiniz ürünlerin listesi neredeyse müze kataloguna benziyor:
- İğne oyası çalışmaları, yaşlı el kadınlarımızın medeniyetin mirasını hıfz ettiği sanat dalı
- Gerçek deri çanta ve aksesuarlar, her dikişte bir ruh
- Ham keçe üretimi, Anadolu’nun binbir yıllık soğuk kaynağı
- El yapımı amigurumi oyuncaklar, çocuk hayal dünyasına sahici şekil veren işler
- Bakır ve gümüş takılar, Türk kuyumculuğunun inceltilmiş dilleri
- Epoksi ve doğal taş çalışmalar, çağdaş tasarımla eski malzemenin buluşması
- Her bir tezgâh, özel bir hikâyeyi anlatan maddi nesnelerle dolu.
Pazarın Yaşayan İnsanları: Dış Görünümün Ötesindeki Gerçeklik
Sıdıka Türker, 42 yaşında. İki senedir pazarda tezgâh kuran bu kadın, deri işçiliğiyle dolu hayatında belki de en anlamlı dönemi yaşıyor. Kendisi, Kadın Eğitim ve Kültür Merkezi aracılığıyla deriyle tanışıyor, ardından burada satış imkânı buluyor. Sıdıka’nın sözleri çok basit ama derin:
“Deri ürünleri yapıyorum. Yaptığım ürünler gerçek deri, tamamen el yapımı. Çanta, cüzdan, kartlık gibi ürünler… Burada hem sosyalleşiyorum, hem de evdeki yalnızlıktan kurtuluyorum. Ben burada başarma duygusunu tattım. Kendi paramı kazandım.”
Saadet Kurtar, 74 yaşında. Ömrünün sekiz yılını ham keçe ve yadımlarla geçirmiş olan bu usta, ruh hastalığın da çaresidir haliyle yaşadığı yeri anlatıyor:
“Keçeden eldiven, şal, şapka gibi ürünler satıyorum. Eğitim alarak başladığım bu yolculuk hem sağlığıma hem psikolojime iyi geliyor. Buraya gelince kendimi daha iyi hissediyorum. Psikolojim düzeliyor.”
Bu söylemlerde yapaylık yok; hayal değil, hisse dayalı bir anlatım var. Bu pazarın neden ayakta olduğunun sebebi buradadır aslında.
Pazarın Mühim Detayları: Rehber Kişi İçin
Hamamönü El Ürünleri Pazarı’nda gitmeyi düşünenler aşağıdaki pratik bilgileri faydalı bulabilir:
Açılış Saatleri: Kış aylarında (Kasım-Mart) 10:00-18:00, yaz aylarında (Nisan-Ekim) 10:00-19:00 arasında haftanın her günü açık.
Tezgâh Sistemi: Her hafta kura sistemiyle belirlenen üreticiler tezgâh kuruyor. Bu, tüm 250 kadına eşit fırsat sağlayan adil bir mekanizm.
Konumu: Ankara’nın tarihi Altındağ ilçesinin Hamamönü Sanat Sokağında bulunuyor. Bölge, geleneksel el sanatlarının merkezi olup, yalnız pazarı değil çevrenin tümünü gezmeye değer.
Hedigiye Alanlarının Gözü: Özgünlük ve Autentiklik Arayışı
Günümüz alışveriş dünyasında fabrika ürünleri revaçtadır. Markalar, bütün dünyadaki vitrinde aynı gülüşü sunar. Fakat Hamamönü’nde her tezgâh, farklı bir stilodaya karşılık gelir. Sevdiğiniz birinin için hediye seçerken, masaya oturmuş ve hayal ederek el emeği vermiş bir insan yüzünü hayal edebilirsiniz.
O yüzden, özel bir gün yaklaşıyorsa, kalbini kırmamak istiyorsan, gerçeğe geri dönmek istiyorsan, bu pazar çağrısıdır.
Bir Kültür Mirası Olarak Hamamönü’nün Tanığı
Hamamönü semti, sadece bir pazarla yaşamıyor. Hemen bitişik alanlarda Sanat Sokağı vardır; burada ebru, hat, minyatür, çini ve ahşap oyma sanatçılarını canlı olarak çalışırken görebilirsiniz. Bu, topografik bir müze denebilir, canlı, nefes alan, dili olan bir müze.
Pazarın 20 yıllık geleneği, Ankara’nın ruh kaybına karşı bir itiraz gibi davranıyor. “Verelim kütleselleşmemenin değerine,” diyor pazarın her tezgâhı.
Nihayet Söz
Hamamönü El Ürünleri Pazarı’nı yazarken şunu anladım: Bu pazar, ekonomiden çok sosyal bir fenomendir. Para dönüştürülüyor, tabii—ama asıl dönüştürülen şey, yaşamın anlamı ve toplumsal bağdır.
Altındağ Belediyesi’nin bu projeyi devam ettirmesi, sadece bir haber değil, toplumun kendi kendisine olan inancının bir göstergesidir. Çünkü çağ; fabrika hattı değil, el emeğinin arama çağıdır. Hamamönü bunu, sekiz yıl sekiz ay, yüzlerce pazara bölüp dağıtarak gerçekleştiriyor.
Haftanın hangi günü olursa olsun, Hamamönü’deki bu pazar, Ankara’nın iyi kalbinin nabzını tutmaya devam edecektir.